Daha önce tenisçi dirseği (lateral epikondilit) hastalığını anlatmıştım. Bu sefer konumuz “medial epikondilit” yani toplumun golfçü dirseği diye bildiği rahatsızlık.
Nedir golfçü dirseği?
Dirseğin iç tarafındaki kemik çıkıntısında ağrı ve hassasiyetle kendini gösteren bir hastalıktır. Özelikle 20-50 yaş arası aktif çalışan insanlarda sık rastlanmaktadır. Aynı tenisçi dirseğinde olduğu gibi tekrarlayıcı hareketlerin meydana getirdiği ve ağrıyla karakterize, günlük hayatı olumsuz etkileyerek işlev kaybına sebep olan bir durum. Özellikle kişinin asıl kullandığı kolunu (dominant kol) etkiler. Tenisçi dirseğine göre daha az görülse de poliklinikte karşılaştığımız çokça hastamız olmuştur.
Konuyla ilgili youtube videomu izlemek isterseniz aşağıya bırakıyorum.
Belirtileri
- Dirsek iç tarafında ağrı (iç kemik çıkıntısı)
- Dirsek hareketlerinde hareket kaybı, tutukluk
- Dirsek hareketlerinde ağrı
- Parmak ve bilek hareketlerinde zayıflama ya da kuvvetsizlik (özellikle uzun süreli hastalık durumlarında)
- Küçük parmak ve yüzük parmağında uyuşma ve karıncalanma hissi. Dirseğin iç tarafından geçen ulnar sinirin etkilenmesine bağlı meydana gelir bu durum. Hastaların %20 sinde eşlik edebilen bir semptomdur.
- Ağrı bileğe kadar yayılabilir ve günlük işleri yapmayı güçleştirir. Eşyaları kavramak, toplamak, kaldırmak, sıkmak, kapı açmak, el sıkışmak gibi aktiviteleri yapmakta zorlanır, ağrılı bir şekilde hareketi tamamlar.
Sebepleri nelerdir?
- En önemli sebep aşırı kullanımdır. Tekrarlayıcı hareketler; çapa yapmak, inşaatla uğraşmak, ev temizliği vs gibi uzatabileceğimiz bir liste mevcut bunlar içinde.
- Travma: dirseğe gelen hasar bırakıcı düzeyde darbe yine bu hastalığın oluşması adına önemli bir sebeptir.
- Tekrarlayıcı olmayan ama ani ve ağır bir hareketin yapılması sonucu meydana gelebilir.
Örneğin: bir anda kaldırabileceğinizden çok daha fazla bir yükün altına girip ani hasar ile bu hastalığa davetiye çıkarabilirsiniz.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Mekanik bir hadise olduğu için (yani aşırı kullanım) tedavide ilk basamak istirahattir. Tek tek yapılabilecek tedavi basamaklarını yazalım:
1) 4-6 hafta kadar dinlenme yani sebep olan hareketi sonlandırma (altın kural)
2) Hasta hemen yani akut dönemde başvurduysa eğer kısa süreli buz tedavileri (günde 5 kez 10-15 dakika)
3) Ağrıyı ortadan kaldırmak ve tendonda oluşan inflamasyonu baskılamak için NSAI ilaçların oral olarak ya da cilt üzerine kullanımı
4) Yaşantısındaki koşuşturmaya ara veremeyecek ve buna sebep olan hareketi yapmak/çalışmak zorunda olanlar “epikondilit bandajı” dediğimiz bantları kullanabilir
5) Kortizon enjeksiyonu: kısa vadede iyi sonuç, uzun vadede yan etkileri mevcut, dolayısıyla sürekli yaptırılabilecek bir tedavi seçeneği değil
6) PRP (platelet rich plasma) enjeksiyonu: kanınızdaki iyileştirici hücreleri hasarlı bölgeye uygulamak
7) Kök hücre enjeksiyonu: genellikle karından olmak üzere kalçadan da alınabilen kök hücrelerin hasarlı bölgeye yapılması (pahalı yöntem)
8) Proloterapi enjeksiyonu: lokal anesteziklerin çeşitli serumlar ile karıştırılarak hastalıklı alana uygulanması
9) Fizik tedavi germe egzersizleri
Sizler için hazırladığım egzersizler videomu aşağıya bıraktım.
10) ESWT yöntemi: şok dalgaları ile hasarlı dokunun iyileşme kapasitesinin artırılmaya çalışılması
11) Radyofrekans (RF) yöntemi: elektrik enerjisinin ısı enerjisine çevirilerek hasarlı alana uygulanması
12) Açık veya kapalı(artroskopik) cerrahi
Listeye bakıldığında tedavi seçeneklerinin fazla olması hem iyi hem kötü bir durum. Seçeneğin fazla olması aslında bu hastalığın çözümüne yönelik farklı yöntemlerin geliştirilmesi zorunluluğundan gelmektedir. Çünkü hiç birinin %100 tedavi edici garantisi bulunmamaktadır.
Özet: istirahat çok önemli. Ağrı kesici alıp yola devam etmek durumu maskelemekten başka bir şey değildir, kendinizi kandırırsınız. Ortopedi veya fizik tedavi hekimi gözetiminde takip önemlidir.
Sağlıklı günleriniz olsun…
